26.9.03

Sokaktakiler

Yoksul hayatlarında onlar için en değerli şey, güneş. En yakın dostları belki de kendileriyle kader birliği içinde gördükleri sokak köpekleri. Kimsenin tanıklık etmediği, etmek istemediği bir dünyayı paylaşıyorlar. Sokağı onlardan iyi tanıyan yok. Tiner şişeleri, sinyallik ceketler, evde bıraktıkları baba dayağı ve sokağın soğuğu…

"Sigarayı sigaraya ekliyor, neden onlardan biri olmadığımı soruyorum. Köpeğin teki otoyolda akan arabaların arasına dalıyor. Şaşkın şaşkın karşıya geçmeye uğraşıyor. Acı bir fren. Bu seferlik kurtuluyor. O köpek benim. Tineri, hapı bıçak gibi kestiysem de hayatın kenarında duruyorum. Saygın devlet memuru, bankada veznedar, sadık bir koca olamıyorum. Tineri süngermişçesine çeken etim düzgün sandalyeleri beğenmiyor. Dört duvar arası işler, deri koltuklar, beyaz örtüler ve saatinde yenen yemekler bizim mönüde sırıtıyor. Nikotin ve alyuvar yüzdelerim açık havada dengeleniyor. Yirmi üç yaşındayım ve ununu elemiş eleğini asmış teyzeler gibi köşeme çekilmişim. Babamı anılarla geri getirmeye uğraşıyorum. Yolda görsem tanır mıyım onu acaba? O oğlunu fark eder mi ya da? Sayesinde Sırat Köprüsünden inmediğim babama lanetler okuyorum. Tek başımayım, düşmemek için arabesklere tutunuyorum. “
("Jilet Sinan, Gönül Kıvılcım, Can Yay.)

İstismar edilen, şiddete maruz kalan, suç işlemeye zorlanan, kalabalık içinde yalnız, güvensiz, umutsuz, inançsız, geleceksiz çocukların hikayesi bu. Hayatı en acımasız yüzüyle tanımış, küçüklüğünü yaşayamadan yetişkinliğin en zalim yüzünü kuşanmış kayıp bir kuşağın hikayesi. Devamı -->

Bircan Ünver - ABD

Bircan Ünver 1959 Sivas doğumlu. Yedi kardeşi ile paylaştığı evde gerektiğince ders çalışamadığı ve iyi notlar alamadığı için liseyi bırakıp çalışmaya karar vermiş. Önce daktilo kursunu bitirmiş ve ardından bir bankada daktilograf olarak göreve başlamış. İş yaşamında kariyer yapmanın diploma sahibi olmakla mümkün olduğunu bilen Bircan Ünver, lise eğitimine geri dönmüş, tabii “dışardan bitirme” yoluya.

İki yıl sonra sıra, üniversiteye gelmiş. Marmara Üniversitesi Türk Sanatları Bölümü’nde okurken çeşitli yayın organlarında serbet muhabirlik yapan ve sanat yazıları yazan Bircan, bu kez de İngilizce’nin eksikliğini hissetmeye başlamış.

1989’da, hiç kimseyi tanımadan, sadece kendisine güvenerek Los Angeles’a gitmiş. Los Angeles’ın dağınık yerleşim yapısına uyum sağlayamayınca, bir yıl sonra New York’a taşınmış. Gönlündeki meslek olan televizyonculuk için ilk adımını da burada atmış. Queens Public TV’nin kurslarını bitirip çeşitli programlar yapmış.

Her türlü becerisini bir eğitim formasyonuna dayandırmak isteyen Bircan, televizyon programcılığını diploma ile desteklemek için New School’un master programına girmiş. Türkiye’de sanat tarihi okumasına ve bu dalın televizyonculukla doğrudan ilişkili olmamasına rağmen, dergilere yazdığı yazılar ve yerel TV kanalındaki deneyimleri, programa kabul edilmesini sağlamış.

Beş yıl içinde New York’ta iyi bir yere gelen Bircan Ünver, ülkesine dönmek ve Türk sanatçıları tanıtan tv programları hazırlamak istediyse de buna imkan bulamayıp, New York’taki yaşamının ikinci perdesini açmış. Burada "hayatımın projesi" dediği "light millennium" var.

Düşünce özgürlüğünün, sadece var olmakla, olumlu değişiklikler yaratmayabileceği fikrinden hareketle, özgürce ifade edilen fikirlerin bir araya gelip olumlu bir enerji üretmesi, insanlık için kalıcı değişiklikler yaratması amacıyla başlanmış bir proje "Işık Binyılı". Etkinliğini tüm dünya çapına yaygınlaştırmayı amaçlayan proje bir elektronik dergi olarak sunumda. Adresi www.lightmillennium.org

8.9.03

Güçlü Kızlar!

Bremen’de bu yıl ilk defa düzenlenen ve kızların teknik becerilerini ön plana çıkarmayı amaçlayan “Miss Technik Team Bremen 2003” yarışmasının galibi, Türk kızları oldu. Yarışmaya “Güçlü Kızlar” adıyla katılan Ayça Polat ve Yasemin Aktaş, el ve düşünce becerileri sayesinde 19 yarışmacı ekip arasında birinci olarak Bremen’de 2003’ün en başarılı teknik ekibi seçildiler.

Sınav üç aşamalıydı. Önce yazılı sınava giren yarışmacı ekipler, ikinci aşamada “ayna karşısında kendi resmini çizme” gibi el becerilerinde sınandılar. Son asama ise yaratıcı düşüncelerle videoda hazırlanmış reklam filmiydi. Tüm bu aşamaları başarıyla geçen Ayça ve Yasemin’in ödülü 100 euro ve sponsor firma Airbus’ın fabrikalarında gezi oldu.