4.12.03

Hollanda'nın umudu... Türkiye'nin de.

Türkiye-Hollanda ilişkileri 400 yıl öncesine kadar uzanıyor. Lale soğanları Hollanda’ya Anadolu’dan gitmişti. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Türkiye’ye gelen ilk yabancı sermaye yatırımcıları da Hollandalıydı.

Türkiye-Hollanda ilişkileri 1960’lı yıllarda Türklerin bu ülkeye misafir işçi olarak gitmeye başlamalarıyla yeni bir aşamaya geldi. Bugün sayıları 300 bini aşan Türk toplumunda üçüncü kuşak 20’li yaşlara gelmiş durumda. Dünyada yeni pazarların keşfini, tarih boyunca en önemli stratejileri arasında bulunduran Hollanda için özellikle yeni kuşak Türkler özel bir anlam taşıyor.

Hem Hollanda eğitimi ile yetişmiş, hem de ailelerinden aldıkları Türk kültürüyle büyümüş bu gençler -ve tabii arkalarından gelecek yeni kuşaklar- bu ülke için başarı vaad eden bir kesim. Yükselen bir değer olan Orta Asya pazarlarında yapılacak yatırımlar için Hollanda’nın kaynakları şimdiden hazır görünüyor. Pek çok şirket, bu bölgeyle ticari ilişkiye girmeye hazırlanırken iki kültürü de çok iyi özümsemiş Türk gençlerinden yararlanmayı istiyor.

Görüşlerini bu sayfaya taşıdığımız Hollandalı Türk gençlerinin, kendilerinden beklenene yanıt verebilecek nitelikte bir özgüvene sahip oldukları görülüyor. Hemen hepsi Hollanda’da fırsatların herkese eşit oranda açık bulunduğunu ve meslek yaşamlarından umutlu olduklarını söylüyorlar; daha önemlisi, geleceklerinden korkmuyorlardı. Belki –gençlik sorumlularından birinin dediği gibi- içlerinde bir yerde “ikinci sınıf görülme” endişesi taşıdıklarınden, belki de orada doğdukları için bunu hiç hissetmediklerinden. Her ne olursa olsun, içinde yaşadıkları ülke kadar Türkiye’nin de umudu onlar. Bu gençlerin Türkiye’deki yaşıtlarıyla paylaşabileceği, büyütebileceği çok şey olsa gerek. Ve buradaki gençlerden alabilecekleri.